PAMUKTA KİRLENME
(KONTAMİNASYON)
TEŞEKKÜRLER
Merkezimizin faaliyetlerini maddi ve manevi destekleyen Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne,”Pamukta Kirlenme”konusu ile ilgili yapmış olduğu katkılarından dolayı Sayın Prof.Dr. Oktay Gencer’e ve Sayın Çiftçi Eğitim Yay.Şube Müdürü Ramazan Bülbül’e teşekkür ederiz.
İnsanlığa asırlardır büyük hizmetler veren pamuk; içerdiği %88-96’lık selüloz ile doğada bulunan en saf liflerden birisidir. Tekstilin, dünya ekonomisindeki yeri de dikkate alındığında pamuğun ne derece stratejik bir öneme sahip olduğu daha net bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu nedenle pamuğun tohumdan başlayarak tarlada yetiştirilmesinden toplanmasına; taşınmasından çırçırlanmasına, ambalajlanmasına kadar gereken özenin gösterilmesi çok önemlidir. Ancak günümüzde pamuğu hasad ederken yeterli özen gösterilmemesinden dolayı, pamukta yaşanan en önemli sorunlardan birisi “kirlenme” ya da uluslar arası terimle “kontaminasyon” olayıdır. Kirlenme konusunda gerekli tedbirler alınmadığı taktirde, gerek iç piyasada ve gerekse dış piyasada bu tip sorunların daha da artması, pamuk tekstil ve konfeksiyon sektörünün geleceğinin tehlikeye girmesi, pamuk çiftçisinin de bundan etkilenmesi söz konusu olacaktır.
Ham pamuğun kalitesi genel olarak rengi, elyaf boyu, dayanıklılığı, inceliği ve içermiş olduğu yabancı madde miktarları ölçülerek tayin edilir. Bunların içinde en önemlilerinden bir tanesi ve kalitesini doğrudan etkileyen kıstas, yabancı maddelerin miktarları ile büyüklük ve cinsleridir.
Kirli pamuktan kaynaklanan zarar, pamuktan iplik eğirme sırasında kopmalar yaşanması ve üretimin son aşamasında dokunan kumaşın boya tutmaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum son ürün haline gelmiş olan iplik ve dokunmuş kumaşların yurtdışından yüklü miktarlarda cezalara uğrayarak geri gelmesine, ülkenin boşa döviz kaybetmesine sebep olmaktadır.
Uluslararası Tekstil Sanayicileri Federasyonu'nun (ITMF), dünya çapında pamuk üreticisi ülkelerden toplanan bin 500 örnek üzerinde 2 yılda bir gerçekleştirdiği araştırmaya göre, 1990'lı yıllarda dünyada ortalama yüzde 5 olan pamukta kirlenme oranının 2000'li yıllarda yüzde 6’ ya yükseldiği görülmektedir. Bu oran Türkiye'de bölgelere göre yüzde 5-20'ye kadar çıkmaktadır.
KİRLENME ÇEŞİTLERİ VE OLUŞ NEDENLERİ:
Pamukta yaşanan başlıca kirlenme çeşitleri şunlardır:
Pamuk bitkisinin genetik yapısı, yetiştirildiği iklim koşulları, özellikle sulama ve gübrelemedeki yanlışlıklar pamuk kozası üzerinde afid ve beyaz sinek gibi pamuk zararlıları üremesine, bu da pamuk lifinde yapışkanlık maddesi (ballık) oluşmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, ham pamuk içindeki rutubet farklılığı, pamukta benekler oluşmasına ve kalite düşüşüne neden olur. Bu rutubet farklılığı, pamuğun tarlada sabah çok erken, üzerinde çiy varken veya akşam saatlerinde havada rutubet yüksek iken toplanmasından, ayrıca kütlü haldeyken çırçırlama öncesi kötü ve dikkatsiz depolanmasından oluşabilir.
Ülkemizde pamuk hasadının çok büyük bir bölümü elle yapılmaktadır. Elle hasat edilen pamuklar makineyle hasat edilenlere göre daha kaliteli olmasına rağmen, toplama sırasında kütlüye yabancı maddelerin karışması bu avantajı yok etmektedir. Kütlünün toplama sırasında eski gübre çuvallarına doldurulması ve bu çuvallardan kütlüye her türlü naylon , plastik, polipropilen gibi malzemelerin karışması kirliliğe neden olmaktadır. Bu nedenle sentetik ipten yapılmış harallar ve bunları bağlamak için gereken ipler kullanılmamalıdır. Ayrıca pamuk hasadında işçi elbisesi, eşarbından veya eldiven olarak kullandığı çocuk çorabından yapılma renkli bezlerden düşen kumaş parçaları da çok zararlıdır. Diğer taraftan toplama esnasında çekirdekli pamukla beraber gelen bitki parçaları, sap ve yaprak kırıntıları, çepel, kötü çırçırlama sonucunda oluşan çekirdek kırıkları da diğer bir kirlilik nedenleridir. Makineli hasatta ise tarlada bir miktar elyafın kalması, olgunlaşmamış elyafların da birlikte toplanması, makineden gres, yağ bulaşması gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Ayrıca çırçırlamada bozuk olan makine ayarları çekirdeğin kırılmasına, bu da tohum yağının merdanelere sıvanmasına ve pamuğa bulaşmasına neden olmaktadır.
Pamuk karışımı veya saf pamuk ipliğinden yapılmış ürünlerde bazen firmaların , pamuklu ürünleri çok ucuz fiyata sattıkları görülmüştür. Örneğin normal bir gömlek 25 milyona satılırken aynı marka gömleğin 10 milyona satılması halinde, satıcı çok az bir defosu olduğunu söyler. Bu defo da pamuğun daha toplama aşamasında dikkatsizlik yüzünden naylon ipliğin karışması ve onun gömleğe yayılmasıyla, gömlek başına 15 milyon zararına satılmak zorunda kalındığı bir gerçektir.
KİRLİĞİ ÖNLEME YOLLARI:
Ülkemizin, pamukta bilinçsiz toplama, muhafaza, depolama, ambalajlama ve çırçırlama da oluşan sorunlar nedeniyle, Hindistan, Pakistan, Nijerya ve Sudan’dan sonra kirlenme olayının en yoğun yaşandığı ülkeleden biri olduğu ortaya çıkmıştır. 1999'da Çukurova ve Güneydoğu'da üretilen pamuklarda yüzde 8 olan kirlenme oranı, 2000'de yüzde 20'ye, Antalya yöresinde yüzde 8'den yüzde 12'ye yükselirken, Ege'de yüzde 13'ten yüzde 5'e düştüğü görülmektedir. Pamukta kirlenmenin tekstil ve konfeksiyon sektörüne, dolayısıyla ekonomi ve ihracata verdiği zararın daha da büyümesinin önlenmesi için, kütlü pamuğa her aşamada yabancı maddelerin karışmasını önlemek amacıyla, “Bakanlar Kurulu” tarafından 9 Ekim 2003 tarihinde resmi gazetede “Kütlü Pamukların Kirlenmesinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirlere Dair “kararname yayımlanarak tedbir alınması yasal zorunluluk haline getirilmiştir. Bu tedbirler şöyle sıralanabilir;
Sayılan önlemlerin uygulanıp uygulanmadığı, il ve ilçelerde teşkil edilecek komisyonlar tarafından kontrol edilecektir. Komisyonlar hasat dönemi boyunca, güvenlik güçlerinin de katılımıyla pamuk toplam ve işleme yerlerini denetleyecektir.
Denetleme sırasında önlemlere uymayanlar hakkında, 1705 sayılı kanun gereğince 1 aydan 6 aya kadar hapis, 5.824.980.000 TL’den 28.980.000.000 TL’ye kadar para cezası uygulanabilecektir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, pamukta kirlenme olayı önemlidir ancak, her kesim üzerine düşen görevi en iyi şekilde yaparsa ve aralarında gerekli iletişim ve birliktelik sağlanırsa çözümlenemeyecek bir problem değildir.
Ç.Ü. Tarımsal Yayım, Arş. ve Uyg. Merk.Müd.
Prof.Dr. Yaşar GÜRGEN
Telefon ve Faks: 0 322 338 67 46