Sulak Alanların Tarımsal Açıdan Önemi


ÇİFTÇİ BROŞÜRÜ

Sayı :38

TEŞEKKÜRLER

Merkezimizi ve merkezimiz faaliyetlerini maddi ve manevi her anlamda destekleyen Çukurova Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Alper AKINOĞLU'na ve yapmış olduğu çalışmalardan yararlandığımız Prof.Dr. Faruk Altunkasa'ya teşekkür ederiz.

SULAK ALANLARIN TARIMSAL AÇIDAN ÖNEMİ

Sulak alanlar, yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturur. Bu alanlar ülke geneline ve bulunduğu yörenin insanlarına geniş yelpazede hizmet sunan çok karmaşık doğal sistemlerdir. Sulak alanların önemini aşağıdaki gibi özetlemek olasıdır.

  • Yeraltı suyu deşarjı, taşkın kontrolü ve taban suyunun dengede tutulması gibi işlevleri ile bulundukları bölgenin su rejiminin dengelenmesine katkı sağlarlar.
  • Bulundukları çevrenin nem oranını yükselterek başta yağış ve sıcaklık olmak üzere iklim elemanları üzerine olumlu etki yaparlar.
  • Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ve besin maddelerini kullanarak suyu temizlerler. Özellikle suların yoğun olduğu sulak alanlar, atık sulardaki organik ve inorganik maddelerin arıtılmasında önemli rol oynarlar.
  • Tropik ormanlarla birlikte en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemlerdir.
  • Sulak alanlar yüz binlerce yıllık doğal süreçler sonucu meydana gelmiş ve ortama karakterize olmuş zengin bitki ve hayvan türleri ile yoğun organizma koleksiyonuna sahip yeryüzünün en önemli genetik rezervleridir
  • Sulak alanlar başta balıkçılık olmak üzere, hayvancılık, sazlıklardan doğrudan yararlanma ve rekreasyon etkinliklerine sağladığı olanaklar nedeniyle yüksek ekonomik değer içerip, bulundukları bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlarlar.

Toplam 457 kuş türünün bulunduğu ülkemizdeki sulak alanlar özellikle göçmen türler için yaşamsal öneme sahiptir. Ülkemizdeki sulak alanların uluslararası düzeyde önem taşımasının temel bir nedeni; Batı Palearktik Bölgedeki kuş göç yollarından en önemli ikisinin Türkiye üzerinden geçmesidir. Bunlardan biri, Doğu Karadeniz Bölgesinden Türkiye'ye giren Çoruh Vadisi göç rotası; diğeri ise Karadeniz'in batısında Trakya üzerinden ülkemize girerek İstanbul boğazı üzerinden Anadolu'ya geçen Boğaziçi göç rotasıdır.

Ülkemiz sulak alanlar açısından Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine göre zengin bir konumdadır. Bu nedenle ülkemiz, sulak alanların korunması ve akılcı kullanımını sağlamak üzere geliştirilen ve 1971 yılında İran'ın Ramsar kentinde imzaya açılan Ramsar Sözleşmesine 30 Aralık 1993 tarihinde taraf olmuştur.

Sulak alanların korunmasına olanak veren Ramsar Sözleşmesi'ne 1994'te Türkiye'nin taraf olmasından sonra kurutma işlemleri yavaşlamış olsa bile bu kez de sulak alanları besleyen akarsular üzerinde yapılan barajlar drenaj gibi sonuçlara yol açmışlardır. Türkiye'de özellikle 20. yüzyılın son yarısında en fazla tahribe uğrayan ve önemli bir kısmını tamamen kaybettiğimiz doğal yaşam ortamlarının sulak alanlar olduğu söylenebilir.

Ülkemizde uluslararası öneme sahip ve toplam 2.155.045 ha alan kapsayan 135 sulak alan belirlenmiştir. Bunların büyük çoğunluğunda; bu alanları besleyen kaynaklar üzerine baraj yapılması, yönlerinin değiştirilmesi ve sistemden aşırı miktarda su alınması, tarımsal, evsel ve endüstriyel atıklardan kaynaklanan kirlenme sonucu su niteliğinin bozulması, tarımsal alanlar ve yerleşim bölgeleri açmak amacıyla sulak alanların kurutulması ve doldurulması, yasadışı ve aşırı balık avlanması, kuşların, sürüngenlerin ve bunların yavrularının yasadışı olarak avlanması ya da yumurtalarının toplanması, aşırı otlatma, su bitkilerinin sökümü, sazların yakılması ve denetimsiz saz kesimi, lagünlerin yavru balık yetiştirme alanı olarak kullanımı, yabancı türlerin ortama katılması, ikinci konut ve turizm, sedimantasyon gibi nedenlerle önemli kayıplar yaşanmıştır.



Türkiye'nin sulak alanları (Atlas Dergisi, 2006).

Korunmuş Sulak Alan (Ekizoğlu, 2007).

Tahrip Edilmiş Sulak Alan (Kenthaber, 2007).


Bu kayıplar karşısında ve Ramsar Sözleşmesi uyarınca hazırlanan ve 17/05/2005 tarih ve 25818 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği" bağlamında; sulak alanlarla ilgili konuların görüşülerek karara bağlandığı, koruma bölgelerinin ve yönetim planlarının onaylandığı ve uygulamalarının izlendiği, ulusal ve uluslararası gerekli işbirliği ve koordinasyon çalışmalarının yapıldığı Ulusal Sulak Alan Komisyonu kurulmuştur.

Yine aynı Yönetmelikle Yönetim Planı hazırlanan ve hazırlanma sürecinde olan uluslararası öneme sahip sulak alanların bulunduğu illerde "Yerel Sulak Alan Komisyonu" kurulması öngörülmüştür. Bu uygulama ülkemizde alan yönetimlerinin yerinde ve ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımı ile yürütülmesi fırsatını verdiği için önem taşımaktadır.

Bu çalışmaların dışında ülkemizde sulak alanların korunma bilincini arttırmak ve kurumlar arası işbirliğini geliştirmek amacı ile tüm dünyada da kutlanan 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü her yıl çeşitli illerde geniş bir katılımla kutlanmaktadır.

Kaynakça :

Atlas Dergisi, 2006. Türkiye Sulak Alanlar Haritası (13.09.2006)

DHKV, 2006. Türkiye Sulak Alan Listesi. www.wwf.org.tr
DKMP, 2006. Sulak Alanlar. www.milliparklar.gov.tr
Ekizoğlu, M., 2007. Dünyada Sulak Alanlar Günü Türkiye'de Kurak Alanlar mı? www.arpacik.net
Erdem, O., 2007. Sulak Alanlar. www.kad.org
Kenthaber, 2007. Küresel Isınmaya Karşı Kuraklık. www.kenthaber.com
Tırıl, A., 2006. Sulak Alanlar. Peyzaj Mimarları Odası Yayınları 2006/2, Ankara.
 



Ç.Ü. Tarımsal Yayım, Haberleşme, 
Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü 
Yrd.Doç.Dr. Müge K. DAVRAN

Telefon ve Faks: 0 322 338 67 46